Haber

Çin’in nüfusu 2 yıldır azalıyor!

Dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin, bir süredir bu unvanı Hindistan’la paylaşıyor. Ancak bu durumun getirdiği birçok handikap da var.

Çin’in nüfusu 2023’te ikinci kez azalarak 1 milyar 409 milyona düştü. Ülkede doğumların azaldığı, ölümlerin ise arttığı gözleniyor.

Hatta Çin bu gidişatı durdurmak için tek çocuk politikasını revize etti ancak henüz istenilen ivme yakalanamadı. Bu demografik değişim Çin’in ekonomik gücünü etkileyecek olsa da ABD ile devam eden büyük güç rekabetinin uzun vadeli etkilerinin de iddia edilmesi gerektiği de bir gerçek. Çünkü iki büyük güç olarak iki ülke hem ekonomik hem de siyasi olarak rekabet halinde…

ÇİN YAŞLANIYOR

Çin’in nüfusu azalırken aslında yaşlı insan sayısı da artıyor. Bu aynı zamanda Çin için yeni maliyet artışları anlamına da geliyor.

Yaşlanan nüfusun bakım maliyetlerini artırması bekleniyor. Aslında bu ekonomiye dolaylı bir yük anlamına geliyor.

Çin’de genç işsizliği sorunu ve mevcut işgücünün azalması da önemli zorluklara işaret ediyor. Ancak Çin’in demografik eğilimlerini analiz ederken diğer devletlerin demografik güçleriyle karşılaştırmak önemli bir ölçektir.

Bu demografik değişim güç dengelerini etkileyebilecek olsa da teknolojik gelişmeler, ekonomik yapı, askeri stratejiler gibi faktörler de dikkate alınması gerekenler arasında yer alıyor. Uzmanlar demografik değişikliklerin kısa vadeli etkilerinin belirgin olmayabileceği görüşünde. Ancak uzun vadede Çin’in demografik eğilimlerinin güç istikrarını etkileyeceği düşünülüyor.

Peki Çin nüfusunu kaybederken küresel bir güç olarak zayıflıyor mu? ABD ile Çin arasındaki soğuk savaş bu değişimden nasıl etkilenecek? Detayları Uluslararası Güvenlik Uzmanı Dr. Hüseyin Korkmaz ile konuştuk.

“ÇİN EKONOMİSİNE ETKİLERİ UZUN VADEDE OLACAK”

Çin nüfusundaki düşüş eğiliminin şu anda korkulacak düzeyde olmadığını belirten Dr. Korkmaz, söz konusu yıllık düşüşün yüzde 0,15’e tekabül ettiğini bildiriyor ve şöyle devam ediyor:

“Çin, bu eğilimi durdurmak için meşhur tek çocuk politikasını revize ederek 2016’dan bu yana iki, 2021’den bu yana ise üç çocuğa izin vermiş olsa da, özellikle çocuk yetiştirmenin maliyeti nedeniyle istenilen ivme yakalanamadığı görülüyor. 1980’den 2015’e kadar uygulanan tek çocuk politikası ve bu dönemde yaşanan hızlı kentleşme sonucunda ülkede doğum oranında azalma yaşanıyor.

Aslında bu tür bir demografik dinamik uzun süredir söz konusu ve beklenen yönde ilerliyor. “Bu eğilimin Çin’in ekonomik gücü üzerinde kesinlikle etkileri olacaktır, ancak ABD ile devam eden büyük güç rekabetinde veya stratejik vizyonunu etkilemede daha uzun vadeli etkiler beklenmelidir.”

TEDARİK ZİNCİRLERİ TAŞINABİLİR Mİ?

Korkmaz, mevcut gözlemlere göre Çin’in nüfusunun 2080 yılında 1 milyarın altına düşmesinin beklendiğini belirtiyor. “BM tahminlerine göre Hindistan geçen yıl dünyanın en kalabalık ülkesi olarak Çin’i geride bıraktı.”Tedarik zincirlerini diğer pazarlara taşımanın yararları konusunda daha fazla tartışmanın olmasının nedeninin bu olduğunu söylüyor.

“Hindistan’ın yüzyılın sonuna kadar 1,5 milyar nüfusa sahip olması bekleniyor. Ancak çalışma çağındaki nüfus ve bu nüfusun kalitesi ve yaşam koşulları gibi faktörlerin dikkate alınması gerekir. Tedarik zincirlerinin özellikle Hindistan ve Vietnam’a kayması beklenebilir ancak büyük şirketler bu konuya hâlâ mesafeli. “Bunda en büyük etken iş gücünün nitelik sorunudur.”

“ÇİN NÜFUSU ARTIK DAHA NİTELİKLİ”

Çin’in nüfusu azalsa da rakiplerine göre hala oldukça kalabalık. Ayrıca Çin nüfusu artık eskisi gibi personel sınıfıyla sınırlı değil. Korkmaz, “Çin’in çalışma çağındaki nüfusu özellikle 2011 yılında 900 milyonu aşarak inanılmaz bir noktaya ulaştı. Yüzyılın sonuna doğru bu sayının 700 milyona ulaşması bekleniyor.”Bilgilerini hatırlatarak şöyle devam ediyor:

“Düşme eğilimi ortada ama 700 milyon bir ekonomik güç için son derece büyük bir rakam. Bu nedenle, Çin’in demografik eğilimlerini analiz ederken, onu rakiplerinin ve diğerlerinin demografik güçlü yönleriyle karşılaştırmak mantıklı olacaktır. Burada ciddi bir asimetri var. Ayrıca Çin’deki işgücünün giderek daha fazla eğitildiğini ve önümüzdeki dönemde belirleyici olacak birçok departmanda yoğun bir şekilde yer aldığını görmeliyiz.

Asimetriye bir örnek vermek gerekirse, mevcut tahminlere göre ABD’nin nüfusunun yüzyılın sonunda 400 milyona ulaşması bekleniyor ki bu, Çin’in çalışma çağındaki nüfusunun çok gerisindedir.”



“GENÇ İŞSİZLİĞİ DE ARTIYOR”

Korkmaz, son dönemde artış gösteren “Genç İşsizliği” Aynı zamanda soruna da dikkat çekiyor. Bu oranın yüzde 15-21 arasında olduğunu paylaşıyor. İşsizlik sorununu şu sözlerle açıklıyor:

“Gayrimenkul kriziyle birlikte değerlendirildiğinde Çin’in önümüzdeki dönemde çözmesi gereken yakıcı sorunlar arasında yer alıyor. Ancak işsizliğin artmasında ekonomideki yapısal değişimler ve teknolojik faktörler de önemli rol oynuyor.

Öte yandan Çin’deki mevcut işgücünün 2023 yılında yaklaşık 6,5 milyon azalacağı varsayılıyor. “Ayrıca yatırımların GSYH’nin yüzde 43’üne ulaşması da Çin’in birçok kapasite durumuna sürüklendiğini gösteriyor.” yatırım bağımlılığına dönüştü.”

“ÇİN DEVLETİNDE PANİK YOK”

Öte yandan Korkmaz, Çin’in üst düzey liderlerinin ekonominin doğru yolda olduğunu ve panik yaratacak teşvik tedbirlerine gerek olmadığını düşündüklerini de belirtiyor.

“Çin Başbakanı Li Qiang, Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda ülke ekonomisinin geçen yıl beklentilerin üzerinde yüzde 5,2 büyüdüğünü belirtti. Li ayrıca önemli bir noktaya daha değinerek, Çin’in orta sınıfının 10 yıl içinde ikiye katlanmasını beklediklerini söyledi.

Çin’in mevcut 1.409 milyarlık nüfusunun Avrupa, Amerika ve Afrika’nın toplam nüfusundan daha fazla olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca Avrupa kıtasındaki demografik gerileme de bilinen bir gerçektir. Yani dünyanın geri kalanında nüfus artış hızına ilişkin şu anda olumlu bir imaj görünmüyor.”

“ÇİN’DE NÜFUSUN DÜŞMESİ HENÜZ ABD İLE REKABETİ ETKİLEMEZ”

Batı ile Çin arasındaki nüfus karşılaştırmasında Çin’in herhangi bir kaybının olmadığını belirten Korkmaz, şu anda ABD-Çin rekabetini etkileyecek bir azalmanın olmadığını söylüyor:

“NATO ve Doğu Asya’daki müttefikler dikkate alındığında bugün Batı diyebileceğimiz ittifak sisteminde bir milyar insanın yaşadığı görülüyor. Bu sayı Çin’in toplam nüfusunun yüzde 70’ine tekabül ediyor. Dolayısıyla bu rakamlara dayanarak yeni dönemde yaşanabilecek ABD-Çin rekabeti veya daha geniş çaplı rekabetler hakkında sağlıklı bir tahminde bulunmak zor.

Üstelik çalışma çağındaki nüfusun azalması ve iş gücü dinamiklerindeki yapısal değişiklikler, otomasyondan robotiğe, dijitalleşmeden yapay zekaya kadar teknolojinin hızla benimsenmesine, iş gücü ihtiyacının yerini almasına ve maliyetlerin düşmesine olanak tanıyor ve artık yeterli bilgiye sahibiz. bu gelişmelerin mevcut rakamlara nasıl yansıyacağı merak konusu. “Hiçbir bilgi yok.”

Sonuç olarak Korkmaz, bu demografik eğilimin Çin’in elektrik hesaplamaları veya büyüme hedefleri üzerinde kısa vadede gözle görülür bir etki yaratmayacağının altını çiziyor. Ancak bunun etkilerinin yüzyılın sonlarına doğru görülebileceğini de belirtiyor ve ekliyor: “80 yıllık bir süre, tarihi ve siyasi açıdan son derece uzun bir süre.”

 

 

KAYNAK: TRTHABER

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu